Dolar endeksinin (DXY) 2020’lerden önceki yatay seyri, salgın sonrası güçlenmesi ve ardından Trump’ın ikinci dönemiyle tekrar zayıflaması; ekonomi-politik, para politikası ve küresel gelişmeler ışığında farklı açılardan ele alınabilir.
2020’ler öncesi zayıf dolar
2010’ların ortalarında küresel düşük büyüme döneminde de cılız bir görünümde olan dolar endeksi, Trump’ın ilk dönemi boyunca da genelde zayıf bir seyir izledi. 2014 sonundan 2022 ortalarına kadar endeks 90 -100 aralığında dalgalandı. Bunun nedenleri arasında, Trump’ın ilk döneminde doların düşük kalmasını destekleyen yaklaşımı ve ihracatı teşvik etme çabaları, Fed’in faiz artırımlarına rağmen özellikle Trump döneminde faiz indirimlerinin gündemde olması, ticaret savaşları ile özellikle Çin’le rekabet yatırımcıları belirsizlik nedeniyle dolardan uzaklaştırabiliyordu. Ayrıca küresel likidite bolluğu, farklı varlık sınıflarına yönelimi de destekliyordu.
Pandemi sonrası güçlü dolar
Salgının hayatımıza girdiği Mart 2020’den sonra ilk etkilerin ardından dolar endeksi hızla güçlendi. Bu durumda öne çıkan başlıca nedenlerin arasında:
– Küresel olarak riskten kaçış eğilimi ve belirsizlik ortamında yatırımcıların güvenli liman olarak gördüğü dolara yönelmesi.
– ABD’nin devasa mali teşvik paketleri ve likidite desteği sayesinde hızlı toparlanma beklentisi.
– Fed’in 2022’den itibaren agresif faiz artışlarının doları görece daha cazip konuma itmesi.
– Diğer büyük merkez bankalarının (ECB, BoJ) daha güvercin kalmasının doları göreli olarak üstün hale getirmesi.
gibi unsurlar sayılabilir.
Trump 2.0 ve 2025’te ilk 6 ay
Trump’ın seçimleri beklenilenden çok daha rahat kazanması ile önce yükselen dolar endeksi, 2022 sonundaki 114 seviyesini aştığı dinamizme denk olmasa da 110’lu seviyelere yaklaşmasının ardından Haziran 2025’in sonuna son 3 yılın en düşük seviyesi olan 97 civarında giriyor. Trump geçmişte olduğu gibi Fed’e faiz indirimi konusunda baskı yapıyor. Ticaret savaşlarında eli beklenilenden fazla büyütmüş durumda ve küresel ekonomik sistemde belirsizlikleri had safhaya çıkardı. ABD ve ABD varlıklarına olan kuşku giderek artıyor.
Hepimizin bildiği üzere; dolar yalnızca ABD politikalarıyla değil, göreli faiz seviyesi farkları ve küresel jeopolitik/ekonomik konjonktür ile şekilleniyor. Belirsizlik ve jeopolitik risklerin arttığı ortamda, paradoksal biçimde kısa vadede güçlene dolar, riskten kaçış eğilimi ile de olsa kalıcı biçimde varlığını koruyamadı. Yapısal olarak ise; istikrarsızlık ve büyümede olası risk beklentileri, doların zayıflamasına yol açmış gibi görünüyor.
Trump’ın ikinci dönemi daha yeni başladı ve henüz başka nelere gebe kestirmek zor. Doların tekrar güçlenme ya da daha da zayıflama eğilimine girmesi, politik tercihler, ticaret savaşları ve merkez bankaları üzerinden açıklanabilir. Ancak içinde bulunduğumuz dönem, küresel gelişmeler ve diğer varlık sınıflarının kırılganlık ya da fırsat maliyetlerinin konumları ile daha da yakından biçimleniyor gibi görünüyor.