2026 yılında dünya ekonomisi, alınan kararlar ve piyasalardaki dinamiklerle şekillenecek. Büyüme açısından umut veren veriler, özellikle reel gelirin pozitif etkileriyle desteklenecek; ABD’nin yaklaşık %2,5, Euro Bölgesi’nin %1,2 ve Çin’in yaklaşık %4,8 oranında büyümesi öngörülüyor. Bu iyimser tablo, küresel aktiviteyi canlandırabilir.

Enflasyon konusunda bazı baskıların hafiflediği gözlemlense de politika yapıcıların karar süreçlerini etkilemeye devam edeceği düşünülüyor. Öne çıkan göstergelerden ABD Çekirdek PCE’nin 2026 sonunda %2,3 seviyesine gerilemesi ihtimali mevcut.
İşgücü dinamikleri, ana risk olarak kalmaya devam ederken yılın ilk yarısındaki beklenen döngüsel hızlanma bu riski hafifletebilir. Bu bağlamda, işgücü piyasasındaki iyileşme, ekonominin toparlanmasına destek sağlayabilir.

Merkez Bankaları tarafında ise işgücü gelişmeleri doğrultusunda ek faiz indirimleri gündeme gelebilir. Ancak Avrupa Merkez Bankası’nın mevcut politikayı sürdürması ve Japonya Merkez Bankası’nın farklı bir duruşla faizleri artırması öngörülen kırılımlardan bazılarıdır.
Hisse senedi piyasaları tarafında, değerlemelerin yüksekliğine rağmen döngüsel büyüme ve kazanç momentumunun baskın gelmesi bekleniyor. Gelişmiş piyasalarda orta-yüksek getiriler, tek haneli oranlar civarında olabilir.

Gelişmekte olan piyasalarda ise uygun makro koşulları, emtia döngülerinin etkisi ve yapay zekanın yaygınlaşması ile kur rüzgarlarının yönlendirdiği bir performans bekleniyor. Bu bölgeler, risk iştahının devam ettiği senaryoda öne çıkabilir.
Kredi ve finansal mekanizmalar açısından, kurumsal bilançolar güçlü görünse de borçlanma maliyetlerindeki artışla birlikte yatırım kararları daha seçici ve şirket özelinde hareket edebilir.

Makroekonomik görünüm normale dönme eğilimi gösterirken, yüksek değerlemelerin baskı altına alınmasıyla ABD dolarının değer kaybetmesi olasıdır. Bu durum para birimlerinde dalgalanmaları artırabilir.
Emtialar tarafında arz fazlası eğiliminin sürmesi petrol fiyatlarında düşüş ihtimalini güçlendiriyor. Benzer şekilde altın ise makro kırılganlıklar, artan endişeler ve dolar zayıflığıyla birlikte güçlü talep görmeye devam edebilir.









































































































